Japon Mucizesinin Sırları
Geçenlerde, kalite dersinin etkisiyle merak etmeye başladığım “Japon Mucizesinin Sırları” kitabının gerçekten yoğun araştırmalarla hazırlanmış olduğunu söyleyebilirim. İlginç durumlar var, mesela Japon yöneticilerin batılı yöneticilere göre daha ılımlı ve duygusal olduğu istatistiki bilgilere dayanarak anlatılmış. Kitabın her okuyucuya göre şekillenen bir algı yaratma durumu var. Ben özellikle bazı sayfaları 1-2 defa okuma ihtiyacı duydum. Biraz bu bana göre önemli yerlerden bahsedeyim. Japon felsefesinin altyapısını oluşturan “zen” kavramının içinde yer alan bazı terimlerden bahsedilmiş. Tabi bunun güncel olarak yöneticilerin kararlarını etkileyen kavramlar olduğunu unutmayalım. Ki: Japon inanışına göre, “hiçbir şeyin olmadığı bir yerde bile bir şeyler vardır”. Japonlar nesneler ve olaylar arasındaki boşluğu sezinleyebilecek şekilde eğitilmişlerdir.
Ma: Bir fasılayı anlatan zaman boşluğu dilimidir. Tam zamanı gelmeden harekete geçmemeyi emreder.
Tatemae: Perdenin önü demektir. Japonlar hadiselerin perde önündeki kısmına perde arkası ile eşit oranda önem verirler. Bunun yönetim faaliyetlerine yansıması duyurular vasıtasıyla insanların bilgilendirilmesi şekilde olmaktadır.
Honne: Perde arkası anlamına gelir. Yani, perde arkası perdenin önü kadar önemli ve dikkate şayandır.
Bu kavramların yöneticilerin kararlarını nasıl etkilediğini örneklerle anlatan bir kitaptan bahsediyorum. Bunun dışında gözüme çarpan “Mitsubishi’nin Kaliteye Katkısı” kısmı oldu. Şuanda Motorola’nın müşterinin istediği şekilde telefon tasarlama sistemi olan Moto Maker’ı anımsadım. Hatta Apple baş tasarımcısı, bunun tasarımcının sorumluluktan kaçması olarak eleştirmişti. Kitabın bu kısmında QFD (Quality Function Deployment) sisteminin süreçlerini, uygulamalarını ve operasyon matrislerinin nasıl oluşturulduğunu, üretim sürecine olan katkısını anlayabilirsiniz. Ayrıca JIT (Just In Time) sisteminin bu süreçlerle entegre olup şirketlerin stoklarını sürekli kontrol altında tuttuğunu ifade edeyim. Japon işletmelerin bağlı bulunduğu örgütler, aslında Osmanlı zamanında faaliyetlerini sürdüren Ahilik örgütlerini temel almıştır. Ahilik, 13. yüzyılda Anadolu’da kurulan Selçuklu Devleti’nin yıkılmasından sonra Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda büyük rol oynayan bir teşkilattır. Ahilerin çatışmacı olmayan dayanışmacı ruh yapısı kalite çemberlerinin felsefesine uygun düşmektedir. Ahilikte mesleki eğitim çok önemli olmakla birlikte, iş başı eğitimi ve tedric (kolaydan zora doğru, bir nevi usta çırak ilişkisi) olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Uzun süreli istihdamı destekleyen yönetim stratejisinin temeli buradan gelmektedir. Ayrıca Japonya’da esnaf örgütlenmesi gibi oluşturulan bu havuzda, işletmeler bilgilerini ve tecrübelerini birbirine aktararak ihracat konusunda daha rahat rekabet edebilmektedir.
Kitapta “Dantatsu” diye ifade edilen ise “en iyisinin de iyisi olmak” stratejisiyle, işletmelerin üretimine dahil edilen “Benchmarking” süreçleridir. Sadece isimlerini vereyim, merak eden araştırsın.
- 1.Süreç Benchmarking
- 2.Rekabetçi Benchmarking
- 3.Internal Benchmarking
Konu aralarında güzel alıntılar var. Hemen rekabetle ilgili olan bir tanesini örnek vereyim.
Eğer düşmanınızı ve kendinizi tanıyorsanız, yapacağınız yüzlerce savaştan korkmanıza gerek yoktur.
Sun Tzu
Az önce bahsi geçen işletme ve şirket ağlarının “Keiretsu” kavramı ile bir araya toplanıp ortak bankalar tarafından desteklendiğinden bahsediliyor. Dikey ve yatay keiretsular olmak üzere ikiye ayrılan bu grupta dikey keiretsu bankalar gibi finans kuruluşlarını temsil ederken, yatay keiretsu ise sanayi ve ticaret işletmelerini temsil etmektedir.
Şirketlerin stratejik karar verme süreçlerinde “sorumluluğun paylaşılması ilkesi” ön plana çıkıyor. Ringi adı verilen sistemde, şirket için önemli kararlar alt birimlerden üst birimlere iletilip, bir toplantı ile kişilerin şahsına özel mühürlerini basmasıyla onaylanır ve karar uygulanır. Aslında bu Ahmet hocamın “Maddi destekler sizi bir yere kadar motive eder.” sözünü destekliyor. Kalite çemberlerinin temel dayanakları arasında bu durum göz ardı edilmemiş. Şirket çalışanlarına verilen ödül ve primden ziyade, karar alma yetkisi verilmesi çalışanı daha fazla motive etmektedir. Uygun ortam yaratılırsa bu kişiler şirkete daha fazla katkı vermek isterler. Hatta kendisini ve gelişimini şirket ile özdeşleştirip en üst düzeyde katkı sağlama eğilimi oluşur.
Japon yöneticilerinin el kitabı olarak bilinen “5 Çember” kitabının yazarı Musashi’den öğütlere yer verilmiş ve gerçekten Mevlana kadar etkili öğütlerin aklınıza yer edinmesini isterim.
• Her sanat dalıyla ilgilen.
• Bütün mesleklerin yöntemlerini ve inceliklerini öğren.
• Görülmeyenleri algılamaya ve anlamaya çalış.
• En ufak ayrıntıları bile yabana atma.
• Öğrenmek, sık yapılan tekrarla olur.
• Dürüstlükten asla ayrılma.
• Dünyevi konular söz konusu olduğunda kar ve zarar hesabını iyi yap.
• Faydası dokunmayan şeylerden uzak dur, yapma.
• Her konuda sezgilerinle yargı yapabilecek kadar anlayış sahibi ol.
• Her şeyi doğru bir biçimde görmeye çalış.
• Korkuyu yenerek savaşabilmeyi öğren.
• Yüzeysel değil derinlemesine ve geniş düşün.
• Rakiplerinin strateji ve tekniklerini önceden tahmin etmeyi öğren.
• Gerçeği ara.
• Her şeyi bir kenara bırakarak kendinle baş başa kal, aydınlanma böyle mümkün olabilir.
• Her konuyu özünü ortaya koyuncaya kadar sadeleştir.
Gerçekten takdir edilesi tespitler olduğunu düşünüyorum. Yöneticilerini bu maddelerin ışığında yetiştiği, bireyselliğe karşı oryantasyon ve topluluk sinerjisini şirketlerinin her kademesine yayan Japonlar, uzun vadeli ve hiyerarşik bir personel yetiştirmesiyle öncü olmuşlardır. Hayat boyu istihdam sürecinin dışında çalışanların kültürel açıdan gelişmesine katkı sağlanması, ast-üst ilişkilerinin duygusal bir bağ ile devam etmesi ve personelin yeteneklerini daha fazla ortaya çıkarması için motive edilmesi şirketlerin karlılık paylarına muazzam etki yapmaktadır. Japon yöneticilerin, sorumlu olduğu çalışan ile iş dışında da ilgilenmesi personel motivasyonuna etki yapmaktadır. Bunun da Japon dövüş sanatlarındaki usta-çırak ilişkisi ile ilgili olduğu belirtilmiştir. Çalışanların yükselmesinde yıl hesabından ziyade, tecrübe ve kişisel gelişim odaklı olması süreklilik sağlamaktadır. Japon şirketlerin çevre kirliliği ve yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili çok hassas olup çalışmalar yaptığını es geçmeyeyim.
Bunun dışında, bireysel düşünme ve içselleşme odaklı yaşamın temeli olan “Zen Budizm” ile ilgili özlü sözlerle desteklenen, Konfüçyüs felsefesinin temeli ve Budizm ile ilişkisinden bahsediliyor. Ara ara “Zen” öğretisi ile ilgili özlü sözlere de yer verilmiş.
Koichi Tohei
Kaba gücün sınırları vardır ama zihin gücünün sınırları yoktur.
Kitabın sonlarında, Japonya ile ilgili genel bilgiler, bağlı olunan dinler, Japon dövüş sanatları karate, aikido, kendo, judo, jiu-jutsu ile ilgili bilgiler verilmektedir. Ninjaların nasıl ortaya çıktığı ayrıntılarıyla anlatılmaktadır. Din konusunda ise şöyle bir ifade var ki bu da durumu anlatıyor. “Genç bir Japon önce Şinto dinine bağlanır, biraz yaşlanınca Konfüçyüsçü, yaşamının sonuna doğru Budist olur.”
Gerçekten kişisel gelişimle ilgileniyorsanız ciddiyetle kitabı okumanızı tavsiye ederim. Bazı anahtar kelimelerle yazımı sonlandırıyorum. Satın almak isteyenler için link. Görüşmek üzere, esen kalın…